Demokrasi, bu kez, doğum yeri olan Fransa’da kirli bir oyuna alet edildi. Erbakan Hocamız boşuna bu sisteme “demokratur” dememişti.
Evet, demokratur; yani, halkın yönetime alet edilmesi... İşte, Fransa’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi tam da böyle olmuştur. Ve neticede EmanuelMacron Cumhurbaşkanı seçildi. Böylece Fransa, tamamen Rothschild ailesinin kontrolüne girdi. Gerisi teferruat...
Adeta dünyayla dalga geçercesine; sadece işin magazin boyutuyla ilgilenmek, en hafifinden, yapılan operasyonun üzerini örtmektir. Ülkemizde de durum çok farklı sayılmaz. Maalesef, işin erbabı görünen kalemşorlar da asıl meselenin unutturulması cihetine gitmişlerdir.
Efendim; Macron gençmiş, (bu yaklaşımlar sanırım insanımıza bir şeyler hatırlatıyordur) ee, karısı Brigitte de kendisinden 24 yaş büyükmüş. Başka? Asıl meseleye gelen pek yok. Geçen hafta dedik ya, bir sonraki yazımızda bu konuyu değerlendireceğiz diye...
Biz gelelim asıl meseleye: EmanuelMacron; o, öncelikle bir maliyecidir. Kısa bir süreliğine de olsa, Cumhurbaşkanı Genel Sekreter Yardımcılığı ve Ekonomi Bakanlığı yaptı; o dönem iktidarda bulunan sosyalist kimlikli partiye üye oldu. Ancak bu üyelik de çok enteresan, aslında o, şeklen üye oldu. Üyeliğin icaplarını hiçbir zaman yerine getirmedi. Bunlar da senaryo icabı tabi...
EmanuelMacron’un bağlantıları sebebiyle bulunduğu noktaya taşınması asla göz ardı edilmemelidir. Aslen Yahudi olan JacguesAttali üzerinden Rothschild ailesi ile çalışmaya başlamış olması asıl önemli nedendir. Kendisinin Katolik olmasının, Cizvitlere ait bir okulda eğitim almış olmasının hiçbir önemi yoktur. ABD’nin bir önceki FBI direktörü CamesComey de Katolik eğitimi almıştı. Ama o, hep finansı elinde tutan aileden talimat aldı.
Başkanlık yarışına bağımsız olarak katılan 39 yaşındaki Macron bir proje ürünüydü ve başarılı oldu. Karşısındaki adayın faşist kimlikli Marine Le Pen’in olması da ayrıca incelenmeye değer bir meseledir. Karısı Brigitte ile onun eski eşi olan bankacı Andre Louis Azuriere’nin de Rothschildlerle irtibatlı olması işi hem gizemli hem de karmaşık bir hale sokuyor.
Ama unutulmamalıdır ki; finansı elinde tutan ailenin doğrudan etkili olduğu evlilikler ve ayrılıklar bir hesaba dayalı olarak yapılmaktadır. Şimdilik, Macron, Fransız seçmeninin yüzde 65’inin oylarını alarak Cumhurbaşkanı seçildi. Bu ülkede seçmen yaşananlara Fransız görünüyor!
Olur mu hiç öyle şey?
Oldu bile.
Asıl soru şu:
Macron, Fransa ve dünyadaki ezilmişlere mi çare olacak, yoksa Rothschiltlerin talimatıyla mı hareket edecek?
Tabii ki ikinci şıkkı uygulayacaktır.
O halde, rahatlıkla şu tespiti yapabiliriz: Fransa’da ve küresel yapıda bir şey değişmeyecek. Gene seçmen yönetime alet edilmeye devam edecektir.
Bakalım insanlık âlemi bu demokrasi oyununa daha ne kadar tahammül edecek?
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.