Dilimizde öyle benzetmeler, öyle deyimler var ki, tam manasıyla “cuk diye” oturur. Meseleyi en doğru yerinden alır ve hiçbir açık kapı bırakmamacasına tarif ediverir. Üstüne paragraflar yazsanız anlatamayacağınız ne varsa, hepsini tek bir deyimle özetleyebilirsiniz.
Mesela “bin düşün bir söyle” denir, mesela “acele işe şeytan karışır” denir. Nedir anlatılmak istenen? “Aklıselimi elden bırakma, söz söylerken veya bir eyleme girişirken öncesini ve sonrasını iyi düşün, hesapla” demektir.
Hele ki idare mevkiinde olunca bu aklıselimle hareket etmek, bir gereklilikten de öte zorunluluktur. İdare mevkiinde olmak duygusal hareket etmeyi, keyfi tutum ve söylemleri kaldıramayacak kadar hassastır çünkü.
İşte bu yüzden “diplomasi” önemlidir. Diplomasi, bir devletin aklıselimi elden bırakmaması, eylem ve söyleminde sokaktaki vatandaştan daha düzeyli bir çizgide olmasının gereğidir. Devlet ciddiyeti, devlet lisanı, devlet teamülleri vs gibi hususların hülasasıdır diplomasi.
Elbette ki “başkası ne der?” diye düşünerek söylenmek veya yapmak istenenden geri durulacak değildir. Elbette ki, terbiyesizlik edene, haddini aşana mukabele edilmelidir. Ancak her söz ve eylemde “sınırlayıcı” ve “çerçeve çizici” bir sınırdır diplomasi. Mukabele ederken bile belli bir standardı, belli bir ölçütü gözeterek davranmak gerekmektedir.
Kişiler, duygularıyla, anlık coşkularıyla hareket etme hürriyetine sahip olabilir. Ki, bu bile tercih edilen bir durum değildir. Ancak devlet, yapısı gereği belli bir tavır ve üslup çerçevesinde hareket etmek durumundadır. Çünkü devlet, herhangi bir birey gibi sadece kendisinden ve çevresinden değil, tüm vatandaşlarından ve ülkenin milli her türlü menfaatinden sorumludur.
Milli bir meselede elbette sinip bir köşede beklenmesi veya sessiz kalınması beklenemez ve böyle bir durum tahayyül bile edilemez. Ancak tabir-i caizse, her meselede devlet ciddiyetinin gereği “yiğidin yoğurt yiyişi” de kendince olmalıdır. Yani diplomasi elden bırakılmamalıdır.
Neden? Nasıl ki, kavga eden iki kişi, birbirlerine ağza alınmayacak sözler sarfedip tehditler savururlar, yapamayacakları şeyleri dile getirirler. Diplomasinin elden bırakılması da buna neden olur çünkü. “Şunu yaparız”, “bunu ederiz” deyip de neticede herhangi bir aksiyon geliştirememek de, devlet itibarını ve ciddiyetini zedeleyecektir. Ki bir devlet için itibar ve ciddiyetin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya bile gerek yok.
Yakın tarihten bir örneği hala yaşıyoruz. Uçak kriziyle birlikte neredeyse “fethe çıkacağımız” havası estirilen Rusya’ya karşı girişilen temelsiz zıtlaşma, tarım ve turizm gibi sektörleri (özellikle de Antalya’yı) oldukça zora soktu. Bu demek değildir ki, gereğini yapmayalım! İşi manasız bir zıtlaşma yerine aklıselim bir “sorun çözme” safhasında götürmek en doğrusudur. Nitekim, bugün de “Rusya ile arayı nasıl düzeltiriz” noktasında çırpınmaktayız.
Buradaki ince nokta şudur. Temelsiz iddialar ve had bildirmeler, “büyük sözler” sarf etmek yerine, sessiz ama derinden ve etkili “büyük işler” yapmak! Ki, buna “diplomasi” deniyor işte. Sesini bile yükseltmeden, nezaketini kaybetmeden meseleleri halletmek!
Az konuşup çok iş yapmaktır diplomasi. Söylediğinin veya yaptığının her türlü neticesini hesaba katmaktır. Devlet olmanın gereği, hesaplı kitaplı ve aklıselimle hareket etmeyi zorunlu kılar çünkü.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.