İşler Suriye’de tam manasıyla “Arap saçına döndü”. Kimin eli kimin cebinde, kimin kimi vurduğu belli değil. Kör kurşunun yerini; “kusura bakmayın, yanlışlıkla oldu” türünden geçiştirmelerle ifade edilen “kazara bombalamalar” almış durumda.
Geçtiğimiz Cumartesi günü de böyle bir kazara bombalama yaşandı. Daha önceleri Afganistan’da ve Pakistan’da çok sayıda kazara bombalamalar yapan ABD güçleri, bu sefer Suriye’de bu “yanlışlığı” yaptı. Açıkçası ABD bunu da inkâr etmedi. ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), ABD öncülüğündeki koalisyona ait jetlerin Deyr Ez Zor’da Suriye ordusu mevzilerini vurduklarını doğrulayan bir açıklama yayınladı. Söz konusu açıklamada, Suriye askerlerinin “yanlışlıkla” bombalandığı iddia edilerek, asıl hedefin IŞİD mevzileri olduğu ifade edildi. Tabi yerseniz!
Nitekim Rusya da “yemezler” dedi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni olağanüstü toplantıya çağırdı. Her ne kadar mevzu medyada da yer aldığı üzere, uluslararası koalisyonun hava saldırılarında Suriyeli askerlerin ölmesi ve bunun Rusya ile ABD arasında gerginliğe yol açtığı şeklinde yer alsa da, krizin daha derin olduğu Rusya’nın verdiği ve vereceği olası tepkilerde saklı.
Çünkü mevzu sadece IŞİD ve Suriyeli askerler gibi görünmüyor. Sosyal medyayı yakından takip edenler bu saldırı sonrası “Yahya Kaptan”ın bir twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımları muhtemelen görmüşlerdir. Yahya Kaptan’ın gerçekte kim olduğunu bilmiyoruz ama bugüne kadar ki paylaşımları açıkçası onu fazlasıyla dikkate almamızı gerektiriyor.
Yahya Kaptan olayın gerçekleştiği anlarda aynen şu bilgileri takipçileriyle paylaştı: “İşin sıkıntılı durumu; 3 Rus subayın ve istihbarat istasyonunun da vurulduğu, önemli bir Rus istihbaratçının öldüğü bilgisi geliyor. Rusların bu istasyonda önemli IŞİD’lileri yakalayıp sorguladığı ve ABD bağlantılarını çözdüğü bu yüzden bombalandığını söylüyor. En az 80 Esed rejimi askerinin öldüğü saldırıya İsrail uçaklarının da katıldığı iddialarını Rus ajanslar geçiyor.”
Eğer bu bilgiler doğru ise, o zaman oyun daha yeni başlıyor demektir, Rusya bunun altında sadece BM Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırmakla kalmaz. Ve denildiği gibi işin içinde İsrail uçakları da var ise, o zaman her şey sil baştan!
“Halep-Rakka-Musul” Üçgeni’ne Dikkat!
Türkiye’nin oyuna girmesi ve yeni bir dengeye imza atmasıyla birlikte “Halep-Rakka-Musul” üçgenindeki tüm hesaplar da alt üst olmuş vaziyette. Bu üçgeni kontrol altında tutan güç ya da güçler asırlık projelerini uygulama imkânına kavuşacaklar. Projelerin çatıştığı bu üçgende çok daha kanlı savaş(lar) kaçınılmaz gibi. Dolayısıyla süreç yeni bir paylaşım savaşına gebe. Eğer taraflar bunu masa başında halledemezler ise, alanda örtülü bir şekilde yürütülen Üçüncü Dünya Savaşı aleniyet kazanacak ve deklare edilecek.
Bu noktada, ABD’nin “yanlışlıkla” Esad güçlerini vurması, krizde yeni bir “kırılma”ya işaret ediyor. Taraflar sahada “ucu açık” son kozlarını açıktan oynuyorlar. Düne kadar terör örgütleri üzerinden yürütülen güç mücadelesi (vekaleten savaş), yerini düzenli orduların da sürece doğrudan dahil olmaya başladığı, tam manasıyla bir hibrit savaşa dönüştüğünü gösteriyor.
Devletlerin pustukları yerlerden bir bir çıkmaya başlaması bu açıdan önemli. Son olarak ABD ve İsrail’in eş zamanlı ve muhtemelen eşgüdümlü gerçekleştirdikleri iki saldırı bunun en temel göstergesi. Ve bu saldırılarda Suriyeli güçler ile birlikte Rus güçlerin (istihbaratçıların) de hedef alındığına yönelik iddialar, kriz içerisinde kriz olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye-Rusya: ‘Kırmızı Çizgi’lerden ‘Kırmızı Hat’a...
ABD-Rusya arasındaki gerginliğin Türkiye’ye “tercih” boyutunda yansımaması kaçınılmaz. Bu husus en son olarak 24 Kasım 2015’te test edildi ve görüldü. 24 Kasım Krizi öncesi öngörülen bu husus, tarafların tedbir almakta gecikmesinden dolayı iki ülkeyi bir savaşın eşiğine kadar getirmişti.
Dolayısıyla, sınırlarımızdaki bu keşmekeşliğin Türkiye ve Rusya’yı bir kez daha oyuna getirmesi güçlü bir olasılık olarak mevcudiyetini koruyor. En azından her iki ülkenin silahlı kuvvetlerinin böyle bir değerlendirme yaptığı ortada ve bu kez ellerini çabuk tutmaya çalışıyorlar. Bu bağlamda hibrid savaşın önemli teorisyenlerinden biri olan ve kendi adıyla anılan teoriyi Gürcistan, Kırım-Ukrayna ve Suriye’de uygulamaya koyan Rus Genelkurmay Başkanı ValeriyGerasimov’un Ankara ziyareti dikkatlerden kaçmaması gereken oldukça önemli bir ayrıntı...
Her iki ülkenin askeri birlikleri arasında iletişim kanallarının (kırmızı hat) kurulması konusunda varılan anlaşma bu ziyaretin en önemli sonuçlarından birisi diyebiliriz.
Türkiye ve Rusya bu “kırmızı hat” üzerinden üçüncü taraf(lar)a şu mesajı veriyor:
1. Türkiye ve Rusya bir kez daha ortak tehdit-düşman emperyalizme karşı bir beka mücadelesi içerisindedir ve bunu bertaraf etmenin yolu ortak işbirliğinden geçmektedir; 2. Türkiye ve Rusya Genişletilmiş Ortadoğu-BOP’a, bir diğer ifadeyle “Avrasya Seddi Projesi”ne karşıdır ve bunun gerçekleşmemesi için sonuna kadar mücadele edecektir; 3. Hiç kimse Türkiye-Rusya arasında bir savaş beklemesin; 4. Türkiye ve Rusya çok kutuplu bir dünyadan yanadır; 5. Her iki ülke Avrasya’da İşbirliği Eylem Planı’nda ortaya konulan hedeflerin her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar arkasındadır.
Tabi ki anlayana...
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.