Öncelikle şunu ifade etmekte fayda var: İki kritik ziyaret ile başta Amerikalılar olmak üzere, Batılı ve diğer önde gelen bazı devletleri kastetmiyorum. Bu ziyaretler tamamen bölgesel. Her ikisinde de ortak özne Irak. Merak ettiniz değil mi? O zaman açalım.
İlk kritik ziyaret; Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani tarafından Ankara’ya gerçekleştirilen, ikincisi ise Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Cubeyr’in Bağdat’a yaptığı sürpriz ziyaret.
Ziyaret sürpriz olarak nitelendiriliyor; çünkü ABD’nin Irak’ı işgal ettiği 2003 yılından sonra ilk defa Suud bir bakan bu ülkeye gidiyor. Dolayısıyla 14 yıl aradan sonra gerçekleştirilen bu ziyarete fazlasıyla derin anlamlar yükleniyor. Fakat bu, ilk ziyaretin önemsiz olduğu anlamına gelmemeli. Şimdi sırasıyla bu ziyaretleri değerlendirelim...
IKBY Başkanı Barzani’nin 26-27 Şubat ziyaretleri ile ilgili olarak basında çok fazla bir haberin yer almadığını belirtelim. Bu da dikkat çekici ve fazlasıyla ilginç bir durum! Muhtemelen bazı çevreler Barzani’nin bu kritik ziyaretini gözden kaçırmaya çalışıyor. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar, ortada dinamik bir hat söz konusu ve bunu perdeleyebilmek mümkün değil.
Barzani’nin ziyaretiyle ilgili olarak basında bir kaç yerde geçen kısa haber ise aynen şöyle: “Türkiye’ye kritik bir ziyaret gerçekleştiren Barzani, Ankara’ya geldi. Esenboğa Havaalanı’nda yetkililer tarafından karşılandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım ile görüşecek olan Barzani’ye, Fetullahçı Terör Örgütü’nün başta Erbil olmak üzere bölgedeki 24 okulunun kapatılması konusunda çağrı yapılacak. Barzani ile DAEŞ ve PKK ile mücadele başta olmak üzere güvenlik meseleleri de ele alınacak.”
Yukarıdaki hususlar, hiç kuşkusuz, bu ziyaretle ilgili gündemin sadece bir kısmını yansıtıyor. Ya da sadece aysbergin görünen yüzü de diyebiliriz buna. Derinliklerde daha stratejik konular söz konusu. Örneğin; Musul operasyonu ve sonrası ortaya çıkması kuvvetle muhtemel statü sorunu, HaşdiŞabi ve İran’ın bölgedeki tutumu, 2018’deki Irak seçimleri ve bu bağlamda İbadi-Maliki arasındaki artan rekabet ve bunun yerel, bölgesel, küresel boyuttaki yansımaları gibi...
Kuzey’de Artan İran Tehdidi Algısı...
Nitekim Barzani’nin kurmay isimlerinden biri olan IKBY Başkanlık Divanı Başkanı Fuad Hüseyin, Al Jazeera’ye yaptığı açıklamada görüşülecek konular arasında Musul operasyonunun detaylarının ve Kerkük petrollerinin yer aldığını belirtiyor. Açıklamalar elbette bununla sınırlı değil.
Fuad Hüseyin Ankara ile Erbil-Tahran arasındaki ilişkiler konusunda bilgi paylaşımında da bulunacağız diyor. Bunun öz Türkçesi şu: Irak-Suriye merkezli olarak, İran’ın bölgede artan etkisi ve buna yönelik artan tepkilerle birlikte yükselen tansiyon, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ni de derin bir endişeye sevk ediyor.
Bu endişenin nedenini de IKBY heyetinde bulunan bir başka isimden daha somut bir şekilde öğrenebiliyoruz. Heyette yer alan Kürdistan İslam Birliği Partisi’nden Hadi Ali’nin Tahran dönüşü Rudaw’a yaptığı değerlendirme bu açıdan oldukça önemli ipuçları veriyor.
Tahran’da yaptıkları görüşmelerde Barzani’nin bağımsızlık çıkışlarının da ele alındığını belirten Hadi Ali, İran Meclis Başkanı Laricani’nin kendilerine, “İran’ı tehdit etmeyecek adımlarınızı izleyebiliriz” dediğine dikkatleri çekiyor ve Tahran’ın “bekle ve gör politikası” izleyeceğini ümit ettiğini belirtiyor. Ümit ettiğini diyorum, çünkü Hadi Ali bu ifadesiyle İran’ın hiç de beklemeyeceğinin, hatta bir takım çalışmalar içinde hareket ettiğinin farkında olduklarının altını çiziyor aslında...
Nitekim İran destekli HaşdiŞâbi’nin Kerkük’ün yaklaşık 75 kilometre güneybatısında güçlerinin ve mevzilerinin sayısını artırması dikkatlerden kaçmıyor. Kerkük’teki Peşmerge komutanlarından Albay Şirvan Muhammed’in bu hususta yaptığı tespit oldukça önemli: “Bölgede güçlü bir IŞİD varlığı kalmadı. IŞİD tamamen gittiğinde Peşmerge’yle savaşabilmek için kuvvetlerini artırdıklarını düşünüyoruz.”
Bu arada İran medyası da Laricani’nin IKBY heyetini; “Irak’ın birliğini önemsediğini” hatırlattıktan sonra, “Kürtlerle Irak hükümeti arasına mesafe koymaya çalışanlara izin verilmemeli, çünkü bu ancak düşmanın yararına olur” sözleriyle uyardığını belirtiyor.
Dolayısıyla, Erbil-Tahran arasında oldukça gergin bir durum söz konusu ve bu durum Musul sonrası bölgede Suriye krizini gölgede fazlasıyla bırakmaya aday.
Bir Bağımsızlık Gerekçesi Olarak Maliki Faktörü!
İran’ın KYB ve Goran üzerinden bir süredir Irak Kürtlüğüne yönelik izlediği politika hiç kuşkusuz Barzani’yi Türkiye ve başta ABD olmak üzere, Batı’ya iten nedenler arasında yer alıyor. Tam da bu noktada Barzani’nin Türkiye ziyareti öncesi Alman FrankfurterAllgemeineZeitung (FAZ) gazetesine verdiği mülakat daha bir önem kazanıyor.
FAZ’ın, Barzani’nin “Irak’ın üniter devlet olarak günleri sayılı” sözünü başlığa çıkardığı mülakatta Barzani; bağımsızlık konusunda referanduma gitmenin Kürtlerin doğal hakkı olduğunun altını çiziyor. Bu açıklamayı, Barzani’nin 23 Ocak’ta yaptığı bir diğer çıkış ile birleştirdiğimizde tablo daha da bir netlik kazanıyor. Barzani 23 Ocak’ta ne mi dedi?
Söyleyelim... Barzani, Nisan 2018’deki seçimde Maliki’nin yeniden Başbakan olması durumunda bağımsızlığımızı ilan edeceğiz dedi. Yani, İran’ın seçimler üzerinden Maliki ile birlikte tüm Irak’ı nüfuzu altına alma niyetinin farkındayız ve buna müsaade etmeyeceğiz diyor ve resti çekiyor.
Ve bu rest sonrası Türkiye’ye ziyarette bulunuyor. Aynı şekilde, Körfez’de de benzer bir endişe kendisini gösteriyor ve Suud Dışişleri Bakanı Cubeyr soluğu Bağdat’ta alıyor ve İbadi’ye yanındayız mesajını veriyor.
Dolayısıyla, bölge yeni bir krize koşar adım gidiyor. Şu ana kadar diplomasi ve dolaylı savaşlar devrede. Fakat bu gidişle bölge artık doğrudan savaşlara sürüklenebilir. İlginç olan da tüm tarafların bu olasılığı ciddi anlamda değerlendirmesi ve hazırlıklarını bu yönde yapması! Ümit edilir ki, bölgede sağduyu sürece bir kez daha hâkim olur ve kıyamet savaşının önüne geçer. Aksi takdirde, BOP’un öngördüğü “İslam’ın İç Savaşı” kapıda!
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.