Her türlü yiyeceğin hasat mevsimi olduğu gibi yeme mevsimi de vardır.
Kışın portakal, yazın karpuz, güzün nar yeriz. Bazılarını kurutarak veya konserve yaparak her mevsimde de yeriz ama ilim adamları konserveyi değil, taze, mevsim mahsulünü tavsiye ediyorlar. Her türlü yiyeceğin kendine göre mevsimi, ayı veya günü olur ama insan eti yemenin mevsimi, ayı veya günü yoktur.
Hatta günün içinde saati bile yoktur.
Her saat, her gün, her ay ve senenin bütün günlerinin her saatinde bu günah işlenmekte.
Maddi olarak insan eti olsa yenir ve bu iğrenç iş biter, sofrada kalmaz, ama kişinin şahsiyetini, onurunu, vakarını, kimliğini, kişiliğini yıpratan gıybet, günahların en büyüklerinden sayılmış ve kardeşinin etini yemek gibi iğrenç bir şey olduğunu bildirmiş Rabbimiz: “Ey iman edenler, zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin ayıbını aramak için casusluk yapmayın. Bazınız bazınızı gıybet etmesin. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? Siz bundan iğrendiniz. Allah’tan sakının. Şüphesiz Allah tevbeleri kabul edendir, merhamet edendir” (Hucurat süresi ayet 49/12).
“Ama söylediğim doğru, onun yüzüne de söyledim, söylerim” diyene, “Bana söyleme” deyin ve ona da söylememesini hatırlatın.
Zaten Gıybet: Gıybet edilen adamda olan şeyi söylemektir. Olmayan şeyi söylemek ise hem iftiradır, hem gıybettir. Kur’an-ı Kerim’de de buna “bühtan” denir. Yahudilerin, Hazreti Meryem’e yaptıkları zina iftirası için Rabbimiz bu kelimeyi kullanmış ve Yahudilerin lanetlendiğini ifade etmiştir: “Bir de inkâr etmeleri ve Meryem’e büyük bir iftira yapmaları sebebiyle lanet ettik” (Nisa süresi ayet 4/156).
Sevgili Peygamberimiz:
“Gıybet nedir bilir misiniz? Deyince, ‘Allah ve Resulü daha iyi bilir’ demişler.
Peygamberimiz: Kardeşini, onun hoşlanmayacağı şekilde ondan bahsetmendir” demiş.
“Eğer söylediğim o kardeşimde varsa” denilince, Sevgili Peygamberimiz, “Eğer dediğin onda varsa gıybettir, yoksa iftiradır” buyurmuş (Müslim, Sahih, K. El-Birru ve’s-sıletü bab 20).
Gıybeti veya iftirayı, filandan duymanız ve ona dayanarak söylemeniz sizi kurtarmaz.
Birisi pislik üretse ve siz de onu, “Bakın bu adam çıkarmış” diyerek etrafa saçsanız aynı suçu işlemiş oluşunuz. Hatta değerli bir zatın yanına varan kişi, “Filan zat size şu sözleri söyledi” dediğinde, “O bir ok atmış beni yaralamak için. Ama o evin içine düşen oku, sen alıp benim bağrıma saplıyorsun” demiş. Günümüzde laf taşıma, ara açma, kamplaştırma, ayrıştırma işini basın-yayın kurumları yapmakta. Tümden hizmetlerini inkâr da etmeyelim yaptıklarının arasında iyi, güzel, birleştirici, kaynaştırıcı işleri de kuyruklu yıldız gibi arada bir görülür. Cabir (Allah ondan razı olsun) rivayet ediyor: “Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin yanında idik. Havada bir leş kokusu yükseldi. Allah’ın Resulü sallallahü aleyhi ve sellem: Bu ne kokusudur? dedi ve devam etti: Bu, müminlerin gıybetini yapanların kokusudur” buyurmuş (Ahmed b. Hanbel, Müsned, Cabir hadisi). Dünyamız gıybethane olduğu halde biz neden kokuyu almıyoruz, denebilir. Deri dibağatçıları sitesinde iş yapanlar, kanalizasyon işçileri, çöplükte atık toplayanlar hiç kötü koku hissetmezlermiş. Havamızda kokuyu hissetmesek de, “Olmaz, bu kadar da söylenmez” dediğinizde, hava kokuyordur da burnumuz hassasiyetini kaybettiğinden kalbimizin sesini dillendiriyoruzdur.
Bu günlerde topluma iyi, güzel, faydalı, kaynaştırıcı, kavuşturucu sözler söyleyelim ve söylediklerimizi yapalım.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.